Bedava Sitem Super Aktif v1 Temasi
PAYLASİMCİNİ
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN AİLESİ
Ailesi
Anne ve Babası; Zübeyde ve Ali Rıza
Zubeyde Hanım gülümserken. 1918 yılında İzmir'deki evinde.
Zübeyde Hanım
Zübeyde Hanım, bir Türkmen ailesi olan Hacı Sofi ailesinden gelen babası, Sofuzade Feyzullah Sadullah Ağa ve annesi Ayşe Hanım'ın kızıdır. Kökeni Konya ilinin Karaman ilçesine uzanmaktadır. Ailesi, Fatih Sultan Mehmed Han (II. Mehmet) zamanında İzmir'den Rumeli topraklarına göç etmiş ve son olarak şuanki Yunanistan'ın Selanik şehrine göç ederek Langaza olarak bilinen yere yerleşmişlerdir. Zübeyde Hanım, miladi takvime göre 1857 yılında (Hicri, 1273) Langaza vilayetinde dünyaya gelmiştir. Zübeyde; sükunet sahibi, aklı başında, muhafazakar bir kişiliğe sahip olmanın yanında zeki bir kişidir aynı zamanda. Güzel bir görünüşe sahip olan Zübeyde, koyu mavi gözlere, sarıya çalan kumral ve dalgalı saçlara sahipti. O dönemin şartları neticesinde bayanların okula gönderilmesi ve okumak istemesi normal karşılanmadığı ve okur yazarlığın pek olmadığı bir dönemde kendisi okuyabiliyor ve yazabiliyordu. Annesi, Ayşe Hanım gibi. Bu yüzden kızı Zübeyde'de kendisi gibi çevresinde adının yanında "Molla" lakabı ile anılacak, yaşadığı çevrede "Zübeyde Molla" şeklinde tanınacaktı.
Günlerden bir gün Zübeyde Hanım, yorgan doldurma esnasında yorgan inesini kaza ile bacağına saplar. İğneği burada çıkartarak riske girmek istemeyen aile, O'nu bir saat mesafedeki Selanik'e götürecek ve oradaki hekimlere çıkartıracaklardı. Aile yola koyulur ve Selanik'e vararak doğruca Hekimin yanına giderek ineği çıkartırlar. Daha sonra Zübeyde Hanım'ın ailesi evlerine Langaza'ya dönmek isterler ancak Zübeyde buna karşı çıkarak bir müddet daha Selanik'te kalmak ister ve dediği olur.
Ali Rıza Efendi
Ali Rıza Bey'in bu Fotoğrafı, Selanik'teki Asakir-i Milliye Taburunda çektirdiği sanılan bir diğer fotoğraf
Ali Rıza Bey'in bu Fotoğrafı, Selanik'teki Asakir-i Milliye Taburunda Subaylık görevini yerine getirdiği sıralarda çekildiği sanılıyor.
Kesin olarak bilinmemekle beraber Ali Rıza Efendi 1839 yılında dünyaya geldiği bilinmektedir. Soyu itibariyle Osmanlı Devleti'nin Makedonya ve Yunanistan'da Tesella adı verilen bölgeyi Türkleştirme Politikası çerçevesinde 1460 yılında Makedonya'nın Manastır Vilayeti'nin Debre-i Bala Sancağı'na bağlı Kocacık Köyü'ne; oradan 1830'larda Selanik'e göç etmiş olan Kocacık Yörüklerindendir. Kocacık Yörükleri, Orta Asya'dan gelerek Anadolu'da Konya-Karaman Bölgelerinde yaşayan "Kızıloğuz" Türkmenlerindendir. Babası Kızıl Hafız Ahmet Efendi ve Amcası Kızıl Hafız Mehmet Emin Efendi'nin taşıdıkları "Kızıl" lakabı da buradan gelmektedir.(kaynak:VikiPedi)
Çocukluğu ve gençliği hakkında fazla bilgi ve belge bulunmamakla beraber, ilk okulunu Abdi Hafız Mahalle Mektebi'nde okumuştur. Selanik şehrinde Evkaf İdaresi olarak adlandırılan ve bu gün Vakıf İdaresi olarak bilinen kurumda bir müddet katiplik görevinde bulunduktan sonra Selanik'e yaklaşık 120 km. uzaklıkta bulunan Olimpos Dağı'nın eteklerinde ve Ege Denizi kyısında yer alan geniş bir ormanlık alan içinde bulunan Çayağzı yada Papazköprüsü olarak bilinen bölgede yer alan Gümrük Muhafaza Teşkilatı'nda Gümrük Muhafaza Memuru olarak görev alacaktır.
Mustafa Kemal (Atatürk) Atatürk'ün dedesi, Kızıl Hafız Ahmet Efendi'nin Makedonya'dan Selanik'e göç etmeden önce yaşadığı ev.
Kardeşleri; Fatma, Ahmet, Ömer, Makbule ve Naciye
Atatürk'ün büyük kız kardeşi; ablası, Fatma
Ali Rıza ve Zübeyde çiftinin ilk çocukları Fatma idi. Fatma'nın doğum ve vefat tarihi konusunda net bir yıl verilememektedir. Doğumu 1871 yada 1872 olarak belirtilmektedir. Vefatı konusunda ise eldeki bilgiler ışığında çiftin üçüncü çocuğu yani Ömer'in doğduğu yıl olarak bilinmektedir.
Atatürk'ün büyük erkek kardeşi; ağabeyi, Ahmet
1874 yılında doğduğu tahmin edilmekte ve Çayağzı'ndan veya Papaz Köprüsü'nden ayrılmadan önce dönemin ölümcül ve salgın hastalıklarından birisi olan ve kuşpalazı olarak bilinen Difteri hastalığı nedeniyle vefat etmiştir. Ancak net bir tarih verilememekte ve 9 yaşına kadar yaşamış olduğu söylensede eldeki kronolojik bilgiler ışığında yanlış olduğu görülmektedir.
Atatürk'ün büyük erkek kardeşi; ağabeyi, Ömer
Ömer'de 1875 yılında dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. O'nun da yaşamı ablası ve Ağabeyi gibi kısa sürecek ve hayata daha çocuk yaşlarında veda edecekti. Abisi Ahmet gibi O'nunda ölüm nedeninin difteri olduğu sanılmaktadır. O dönemki sağlık koşullarının yanı sıra ailenin yaşamını sürdürdüğü yer olan Çayağzı bölgesi ozamanki sıradan yerleşim yerleriyle dahi kıyaslanamayacak derecede kötü şartlara sahipti. Gerek yiyecek gerek sağlık ihtiyacı gibi ihtiyaçların şehire inerek karşılanabiliyor olması, bölgenin iklimsel ve coğrafi yapısı yaşamayı yetişkin insanlar için yaşanmaz hale getirirken çocukların vefatı bir bir gerçekleşiyordu. Sonunda Ömer'de hayata veda edecek ve Hakkın Rahmetine nail olacaktı. Ömer'inde vefatı hususunda kesin bir kanı söz konusu değildir ancak yine eldeki kronolojik bilgiler neticesinde Ömer'inde Çayağzı'nda vefat ettiği sanılmaktadır.
Atatürk'ün küçük kız kardeşi, Makbule
Mustafa Kemal Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım
Makbule, Mustafa'dan sonra doğduğu bilinmekte ve doğum tarihi olarakta 1885 yılı gösterilmektedir. Mustafa'nın sonradan dünyaya gelecek ve vefat edecek kız kardeşi Naciye ile birlikte iki kız kardeşinden birisidir. Makbule'de Mustafa gibi ailenin Selanik'teki Islahane semtinin Ahmet Subaşı Mahallesinde bulunan üç katlı evinde doğduğu bilinmektedir. Makbule hanım saf bir kişiliğe sahipti. Mustafa Kemal (Atatürk), sonraki yıllarda bu saflığının neticesinde Makbule'nin olaylara verdiği tepkileri sık sık dile getirerek tebessüm içerisinde keyifli bir şekilde dile getirirdi. Babası Ali Rıza'nın vefat etmesi, annesi Zübeyde'nin Ragıp Bey ile evlenip bir müddet beraber yaşadıktan sonra 1913 yılında Birinci Balkan Savaşı patlak verir ve Balkan toprakları Osmanlı Devleti'nin elinden düşer bunun üzerine annesi Zübeyde ile beraber İstanbul'a taşınırlar. İstanbul'da Beşiktaş Akaretler'de bir eve yerleştiler. Cumhuriyet'in ilanı edilmesinin hemen ardından yine Annesiyle birlikte Ankara'ya gittiler ve Ağbeyi Mustafa Kemal (Atatürk) ile birlikte Çankaya Köşkünde ikamet ettiler. Burada bir müddet kaldıktan sonra Zübeyde hanım rahatsızlandı ve tedavisi için İzmir'e gitti. Daha sonra kendisi için Çankaya Köşkü Arazisi üzerine Camlı Köşk inşa edildi ve bir süre orada kaldı. Bu sırada Soyadı Kanunu çıkarılmış ve Makbule Hanım "ATADAN" soyadını almıştır. Sonraki dönemde Makbule Atadan, Mustafa Kemal (Atatürk)'in isteği üzerine Fetih Okyar'ın kurduğu Serbest Cumhuriyet Fıkrası'na(Partisi) girdi. Parti bir müddet sonra kapatılınca Makbule Atadan siyasetten çekildi. Partideki görevi sırasında Milletvekili Mecdi Boysan ile tanışan Makbule 1935 yılında Mecdi Bey ile evlendi. Mustafa Kemal (Atatürk)'in hayatı hakkında bilgi için kendisine başvurulan biriside olan Makbule Atadan, 18 Ocak 1956 yılında 71 yaşında hayata gözlerini yumarak bu dünyadan ayrılacaktır.
Atatürk'ün küçük kız kardeşi, Naciye
Kesin bir tarih söz konusu olmamakla beraber kronolojik sıralama ve Makbule Atadan'ın görüşleri neticesinde, Naciye'nin doğum tarihi 1893 olarak bilinmektedir. Makbule Atadan'ın anlattıklarına göre; babası Ali Rıza Efendi'nin vefat ettiği gün dadısının Naciye'yi yere düşürmesiyle ayağı kırılıyordu. Naciye yaşına rağmen uzun boylu, iri yapılı ve güzel bir kızdı. Fakat Naciye'de daha 10 yaşında bir çocuk iken vefat edecekti.
Mustafa Kemal Atatürk'ün eşi Latife Hanım evlenmeden önce.
Atatürk'ün Eşi, Latife Hanım (Uşaklıgil)
Latife, 17 Haziran 1898 tarihinde İzmir'de dünyay gelmiştir. Babası, İzmir'in tanınmış ailelerinden Uşakizade ailesine mensup Muhammer Bey dir. İzmir Lisesi'nden mezun olduktan sonra Fransa'nın Paris şehrine giderek Sorbonne üniversitesi'nde öğrenimini görmesinin ardında İngiltere'ye giderek dil öğrenimi görmüştür. Mustafa Kemal Atatürk ile evliliği yaklaşık iki yıl sürmüştür. İlk Cumhurbaşkanı eşi olma ünvanıda Latife Hanım'a aittir. İstanbul'da ikamet ettiği sıralarda 1975 yılının 12 Temmuz günü 77 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
Atatürk'ün üvey babası; Ragıp Bey
Ragıp Bey hakkında pek bir bilgi bulunmamaktadır. Eşi vefat eden Zubeyde Hanım'ın ikinci eşi olduğu bilinmektedir. Zubeyde Hanım'ın ve Ragıp Bey'in evlilikleri sırasında çocukları olmamıştır. Birinci Balkan Savaşı'nın çıkması sonucu bölgede barınmanın güçlüğü nedeniyle Zübeyde Hanım Ragıp Bey ile aralarındaki evliliği sonlandırmıştır. Falih Rıfkı Atay'a göre Mustafa Kemal Atatürk'ün üvey babası Ragıp Bey Birinci Dünya Savaşı sonrasında Selanik'te ikamet ettiği sıralarda vefat etmiştir.
Atatürk'ün üvey kardeşleri; Süreyya, Hakkı ve Ruhiye
Ragıp Bey ve vefat eden eşi Afet Hanım'ın üç çocuğu dünyaya gelmiştir. Bu çocuklar, Süreyya, Hakkı ve Ruhiye dir. Haklarında pek bir bilgi bulunmamaktadır. Süreyya Bey'in asker olduğu bilinmekte ve Mustafa Kemal'in askerliği seçmesindeki nedenlerden birisi olarak Süreyya Bey'e duyduğu sevgi ve hayranlık olduğu belirtilmektedir. Süreyya Bey Yüzbaşı rütbesinde askerliğini sürdürmesi sırasında vefat etmiştir. Hakkı Bey, yaşamının bir kısmını Türkiye'de geçirmiş ve demiryollarında kondüktörlük yapmıştır. Ruhiye Hanım ise Ahmet Fevzi adında eski Anadolu Ajansı mensubu bir memur ile evlenmiş ve Afet isminde bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir.
Mustafa Kemal (Atatürk)'in Ailesi ve Aile'nin Hayatı
Rivayetlere göre Ali Rıza Efendi rüyasında sarı saçlı ve açık tenli bir kız görür ve ardından ortaya çıkan ak sakallı birisi "evleneceğin kız bu" der. Zübeyde ve ailesi Langaza'da evlerinde yaşadıkları sırada Zübeyde, yorganı doldurduktan sonra ağzını dikmeye başlar. Dikme esnasında dizine yorgan iğnesini batırıverir ve bunun üzerine ailesi Zübeyde'yi 1 saat uzaklıktaki Selanik'e doktora götürür ve İğne çıkarılır. Zübeyde ve yakınları rahat bir nefes alır. Aile Langaza'ya dönmek istemişsede Zübeyde Selanik'ten hoşlanmış ve bir müddet burada kalmak istemiştir. Bu sırada gördüğü rüyayı ablasınada açan Ali Rıza, ablasının Zübeyde'yi göstermesiyle rüyasında gördüğü kız olduğunun farkına varır ve durumu ailesinede bildirerek Zübeyde ile evlenmek istediğini dile getirir. O sıralarda 14 yaşında gencecik bir kız olan Zübeyde'nin annesi Ayşe Hanım, kimi zaman aradaki 20 yaş farkınıda sebep gösterek bu olaya sıcak bakmamış. Bir müddet şiddetle karşı çıkar fakat sonradan Ali Rıza'nın ricası üzerine Ayşe Hanım'ın üvey evladı ve Zübeyde hanımın da üvey Ağabeyi Hüseyin'in araya girmesiyle anne Ayşe Hanım evliliklerine onay vererek bu zorlu direnişine son vermiş. 1871 yılında Ali Rıza ve Zübeyde'nin nikahları kıyılarak evlenirler.